Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Hakan Zor, şeker hastalarında görülen ‘diyabetik ayak’ hastalığı ve hastalığın tedavisiyle ilgili açıklamada bulundu.
Doç Dr. Zor, bu hastalığa vaktinde müdahale edilmediğinde hastanın birinci etapta ayağını, daha sonra da hayatını kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldığını söyledi. Şeker hastalarının ayaklarında açılan ve yaklaşık 3 ay kapanmayan yaraları ‘diyabetik ayak’ hastalığı olarak tanımladıklarını belirten ve bu hastalığın mevt riskine dikkat çeken Doç Dr. Zor, şöyle konuştu:
“Diyabetik ayak hastalığı kanserden daha tehlikeli bir hastalık. Diyabetik ayak hastalarında bu ilacı kullanıyoruz; zira diyabetik ayak, kanser üzere bir hastalık hatta 5 yıllık ömür oranı kanserden daha düşük. Kanserli bir hastada 5 yıllık ömür oranı yüzde 40 ila 50 civarında bulunuyor; lakin diyabetik ayak hastalığı sebebiyle ayağı kesilen bir hastanın 5 yıllık hayat oranı yüzde 30’lara düşüyor. Bu hastaların yaklaşık yüzde 50’sinin bacaklarında bilhassa diz altında, damar sorunu var. Hastalar bize ‘kritik bacak istemisi’ dediğimiz kapanmayan yaralar ya da kangren şikayetiyle geliyorlar. Birinci teşhis konulduktan sonra, bu hastaların yaklaşık yüzde 20’si rastgele bir müdahale yapılmadan birinci 6 ay içinde kaybediliyor. Yüzde 40’lık kısmının bacağı diz altından ya da diz üzerinden kesilip hayatına devam ederken öteki yüzde 40’lık kısım ise ayağı kesilmeden; ancak külfetleri devam ederek yaşantılarına devam ediyorlar.”
KÜBA’DAN GELEN İLAÇLA TEDAVİ EDİLİYOR
Ölüm riski taşıyan bu yaraları Küba’dan gelen bir ilaçla tedavi ettiklerini söz eden Doç. Dr. Zor, “Biz bu yaraları bir kadro kanlandırma süreçleri, ameliyatlar ya da anjiyo plasti ile açtıktan sonra Küba’dan ithal edilen ilaçları kullanarak, hastaların yara kapanmasını hızlandırıp, bu süreyi azaltıyoruz. Hakikat endükasyonda kullanıldığı vakit hastaların yarasını daha süratli ve inançlı bir halde kapatıyor” dedi.
“ÜLKEMİZDE ÜRETİLİRSE MALİYET DÜŞER”
Ancak Küba’dan gelen bu ilaçların yüksek maliyetli olduğunu anlatan Güç, “Biz kullanmaya başladığımız periyotta 1100 dolar civarı maliyetleri vardı. Bu ilaç 1990’lı yılların ortalarında Havana’da üretildi. Ülkemize de 2012 yılında getirildi ve biz 2013 yılında bu ilacı uygulamaya başladık. Ülkemizde üretilmesi durumunda maliyetler düşecektir. İlaca ulaşım kolaylaşacaktır. Hem hastaların hem de devletin yararına olacaktır. İlaç, Sağlık Bakanlığı tarafından diyabetik ayak hastalarında tek bir endükasyonda kullanılıyor. Tahminen Türkiye’de üretildikten sonra daha geniş endükasyon alanlarında kullanılabilir” dedi.
İlaç gerçek kullanıldığında hastalara ve devlete olan yükün azalacağını söz eden Sıkıntı, “Yurt dışında yapılan bir çalışmada bu hastaların yıllık maliyetleri 20 bin dolar ile 100 bin dolar ortasında değişiyor. Yani ilacı kıymetli kullanıyoruz lakin gerçek hastalarda yanlışsız biçimde kullanıldığı vakit hastaların devlete olan yükünü de azaltabilecek” diye konuştu.
